13 Şubat 2015 Cuma

Kaan BAĞCI


İzmir'li sanatçı, illüstratör, Kaan Bağcı'yla beraberdik. 15 Şubat Pazar günü, saat: 14:00' de, Atölye İstanbul' da portfolyo sunumu yapacak sanatçıyla keyifli bir söyleşi, yaptık.


Öncelikle, çizerliğe nasıl başladığından ve bulunduğun noktaya gelirken yaptığın işlerden, hangilerinin senin için sıçrama tahtası olduğundan, bahseder misin?

Herşey çok hızlı gelişti uzun bir zamandır hem ilgim vardı hem de karalıyordum bir şeyler. Ama yaptığım bir kaç işi yayınlamak istememle birlikte hızlı bir sürecin içinde buldum kendimi. Aynı yıl içinde bir kaç dergide çizmeye başladım. Bunların ilki Sabitfikir dergisiydi, hala da çizmekten fazlasıyla zevk aldığım bir dergi. Sıçrama noktası da burası diyebilirim. Bundan sonrası hızlı bir trafik halinde akmaya başladı ve o şekilde devam ediyor.

Hayvan figürleri üzerine çalıştığın serilerin var. Bu serilerden bahseder misin? Kaynağındaki fikir neydi, birleşen ve ayrılan yönleri nelerdir?

Bu işler uzun süredir üzerinde fikir yürüttüğüm, çalıştığım, kendimi geliştirdiğim işlerim halindeler şuan. En kısa haliyle deformasyon üzerine işler üretiyorum bu projede. İlk kısımda hayvanların kendileri ve oluşumlarında rol almış olan yerler ve kendilerinde var olan bir takım desenler, şekiller ve yapılar ile yorumlamalar yaptım. İkinci kısımda özellikle seçtiğim büyük boynuz ve dişleri bulunan hayvanları deforme ederek bir anlamda kendilerine yabancılaştırdım ama bu bir yandan da kendi yapılarında halihazırda bulunan örgüler yada desenlerdi. Her aşamada daha da fazla deforme ve yabancılaştırma içermeye başladı işlerim. Bunların son örnekleri de broken serisi oldu. Bu seride de kullanılan malzeme ve referanslara kadar herşey “kötü malzeme”ydi. Bu malzemeler de benim deformasyon fikrimi destekliyorlardı, kötü bir panel, kötü fotoğraf, kötü poz, kötü boya çizim… herşey deforme etmek üzerine kuruluydu.


Broken serisinin sergi açılışında beraber olma fırsatı bulmuştuk. Bu seriler, illüstrasyonlarından daha farklı bir çizgide ilerliyor. Bu farklılığın sebebi nedir? Kendini daha özgür hissetiğin bir seçimin var mı?

Bu farklılığın sebebi ajanslar dergiler v.s. gibi kurum ve kuruluşlara yaptığım işlerin sürelerinin kısıtlı olması ve daha seri üretmek zorunda olmamdan kaynaklanıyor. Bu benim için iyi bir durum. Böylece kendim için yaptığım yada kendime sakladığım fikirlerde daha özgür olabiliyorum ve aynı zamanda gereken maddi desteği de edinmiş oluyorum.

Takipçilerine yaptığın işlerden derleme bir takvim hazırladın. Bu örnek gibi dergiler dışında illüstrasyonların nerelerde yeralıyor?

Dergiler dışında reklam ajansları ve bazı markalara çalışıyorum. Freelance olarak çalıştığım için çok gruplama yapamayacağım ama genel olarak reklam ajansları,dergiler ve yayınevilerine çalışıyorum.


Müzik, fotoğraf gibi diğer sanat dallarıyla da uğraşıyorsun. Çizimlerine etkileri neler oluyor?

Her biri kendini ifade etme ve fikir belirtme aracı olduğundan sanki bir konu hakkında başka birisinin fikrini dinliyor yada başka birinin ağzından da fikir yürütüp bunu yorumlamak gibi geliyor bana. Tabii ki bu da yorumlama ve algılama gücümü arttırıyor bu alanlar arasındaki dengeyi korumak çok önemli. ne kadar çok alanda fikrim ve bilgim olursa bu yorumlama gücümü o kadar arttıracaktır fikrindeyim.

Malzemelerin de birbirinden çok farklı. Ahşap, kağıt gibi yüzeyler ve tabii ki digitaller. Çizimlerin için genelde tercih ettiğin teknikler neler? Hangi malzemelerle çalışmaktan daha çok keyif alıyorsun?

Digital kısmını geçersek gerçekten hastalık derecesinde bir ahşap panel sevgim var:) İnanılmaz bir deneyim benim için çok keyif alıyorum ahşap panel üzerine çizmek konusunda. Aslında çok fazla malzeme kullanmıyorum sadece arkaplanlar için kullandığım yerli yersiz milyon tane malzemem var ama onlar tek tek sayılacak şeyler değiller sanırım kahveden tutunda sigara izmaritlerine bozuk kimyasallara kadar çok fazla “deformasyon” malzemem var bunlar dışındakilerde kağıt kalemden ibaret.


Birazda yaşadığın şehirlerden bahsedelim. Bir süre İstanbul' da yaşadın, şimdi tekrar İzmir' desin. İki şehri üretimine etkileri, yaşamına etkileri ve piyasa açısından değerlendirir misin?

Evet bu konu herhalde hiç bitmeyecek bir tartışma konusu:) Benim yaptığım iş gereği fiziken işi yaptığım yerde bulunmam gerekmediğinden İzmir’in sakinliği ve zaman bolluğu ile İstanbul’un iş imkanlarını kullanarak kendimce bir düzen oturttum. Ne sadece İzmir’de çalışıp İzmir’de yaşasam, ne de İstanbul’da yaşayıp İstanbul’a iş yapsam, bu kadar fazla üretemezdim ki, İstanbul deneyimim biraz faciaydı yoruldum yıprandım biraz oralarda. Benim bu konudaki tavsiyem fiziken işi yaptığı yerde bulunması gerekmeyen insanların en azından yaşam alanlarını kalabalıktan stresten pahalılıktan uzak yerlerde olmaları gerektiği yönünde.

Bu yıl belli olmuş sergi vs. var mı? Takipçilerini neler bekliyor?

Aşırı plansız bir insana en sorulmayacak soru bu sanırım:) Şuan kesinleşmiş bir sergi yada benzeri bir şey yok. Olursa etraftan mutlaka gücüm yettiği kadar iletmeye duyurmaya çalışırım.


Son olarak, çizer olmak isteyen gençlere önerilerini alalım.

Bu işi seven alaylı bi arkadaşınız olarak tek bir tavsiyem olabilir. Yaptıklarınızı, yapamadıklarınızı, neyiniz varsa paylaşmaktan, yorum almaktan yada eleştiriye açmaktan korkmayın. Bence bir çizeri yada başka bir sanat dalında yer alan bir sanatçıyı sanatçı yapan, çoğunlukla onun tavrıdır. Bu tavırı edinebilmek, hem zaman, hem sürdürülebilir bir yorumlama biçimi (yada filtresi) gerektirir. O yüzden herşeyi mükemmel yapan insan olmak yerine kendince yorumlayabilen ve bunun sürekliliğini sağlayabilen insanlar olmaya çalışmalıyız gibi geliyor bana. Ama yine de beni dinlemeyebilirsiniz (ben olsam dinlemezdim) :))

Bize vakit ayırdığın için çok teşekkür ederiz. İzin verirsen seni takip etmek isteyenlerin ulaşabilecekleri adresleri paylaşmak isteriz.

facebook.com/kaanbagcidrawings
instagram.com/kaanbagci

behance.net/kaanbagci