Kaan BAĞCI

İzmir'li sanatçı, illüstratör, Kaan Bağcı'yla beraberdik. 15 Şubat Pazar günü, saat: 14:00' de, Atölye İstanbul' da portfolyo sunumu yapacak sanatçıyla keyifli bir söyleşi, yaptık.
Öncelikle,
çizerliğe nasıl başladığından ve bulunduğun noktaya gelirken
yaptığın işlerden, hangilerinin senin için sıçrama tahtası
olduğundan, bahseder misin?
Herşey
çok hızlı gelişti uzun bir zamandır hem ilgim vardı hem de
karalıyordum bir şeyler. Ama yaptığım bir kaç işi yayınlamak
istememle birlikte hızlı bir sürecin içinde buldum kendimi. Aynı
yıl içinde bir kaç dergide çizmeye başladım. Bunların ilki
Sabitfikir dergisiydi, hala da çizmekten fazlasıyla zevk aldığım
bir dergi. Sıçrama noktası da burası diyebilirim. Bundan sonrası
hızlı bir trafik halinde akmaya başladı ve o şekilde devam
ediyor.
Hayvan
figürleri üzerine çalıştığın serilerin var. Bu serilerden
bahseder misin? Kaynağındaki fikir neydi, birleşen ve ayrılan
yönleri nelerdir?
Bu
işler uzun süredir üzerinde fikir yürüttüğüm, çalıştığım,
kendimi geliştirdiğim işlerim halindeler şuan. En kısa haliyle
deformasyon üzerine işler üretiyorum bu projede. İlk kısımda
hayvanların kendileri ve oluşumlarında rol almış olan yerler ve
kendilerinde var olan bir takım desenler, şekiller ve yapılar ile
yorumlamalar yaptım. İkinci kısımda özellikle seçtiğim büyük
boynuz ve dişleri bulunan hayvanları deforme ederek bir anlamda
kendilerine yabancılaştırdım ama bu bir yandan da kendi
yapılarında halihazırda bulunan örgüler yada desenlerdi. Her
aşamada daha da fazla deforme ve yabancılaştırma içermeye
başladı işlerim. Bunların son örnekleri de broken serisi oldu.
Bu seride de kullanılan malzeme ve referanslara kadar herşey “kötü
malzeme”ydi. Bu malzemeler de benim deformasyon fikrimi
destekliyorlardı, kötü bir panel, kötü fotoğraf, kötü poz,
kötü boya çizim… herşey deforme etmek üzerine kuruluydu.
Broken
serisinin sergi açılışında beraber olma fırsatı bulmuştuk. Bu
seriler, illüstrasyonlarından daha farklı bir çizgide ilerliyor.
Bu farklılığın sebebi nedir? Kendini daha özgür hissetiğin bir
seçimin var mı?
Bu
farklılığın sebebi ajanslar dergiler v.s. gibi kurum ve
kuruluşlara yaptığım işlerin sürelerinin kısıtlı olması ve
daha seri üretmek zorunda olmamdan kaynaklanıyor. Bu benim için
iyi bir durum. Böylece kendim için yaptığım yada kendime
sakladığım fikirlerde daha özgür olabiliyorum ve aynı zamanda
gereken maddi desteği de edinmiş oluyorum.
Takipçilerine
yaptığın işlerden derleme bir takvim hazırladın. Bu örnek gibi
dergiler dışında illüstrasyonların nerelerde yeralıyor?
Dergiler
dışında reklam ajansları ve bazı markalara çalışıyorum.
Freelance olarak çalıştığım için çok gruplama yapamayacağım
ama genel olarak reklam ajansları,dergiler ve yayınevilerine
çalışıyorum.
Müzik,
fotoğraf gibi diğer sanat dallarıyla da uğraşıyorsun.
Çizimlerine etkileri neler oluyor?
Her
biri kendini ifade etme ve fikir belirtme aracı olduğundan sanki
bir konu hakkında başka birisinin fikrini dinliyor yada başka
birinin ağzından da fikir yürütüp bunu yorumlamak gibi geliyor
bana. Tabii ki bu da yorumlama ve algılama gücümü arttırıyor bu
alanlar arasındaki dengeyi korumak çok önemli. ne kadar çok
alanda fikrim ve bilgim olursa bu yorumlama gücümü o kadar
arttıracaktır fikrindeyim.
Malzemelerin
de birbirinden çok farklı. Ahşap, kağıt gibi yüzeyler ve tabii
ki digitaller. Çizimlerin için genelde tercih ettiğin teknikler
neler? Hangi malzemelerle çalışmaktan daha çok keyif alıyorsun?
Digital
kısmını geçersek gerçekten hastalık derecesinde bir ahşap
panel sevgim var:) İnanılmaz bir deneyim benim için çok keyif
alıyorum ahşap panel üzerine çizmek konusunda. Aslında çok
fazla malzeme kullanmıyorum sadece arkaplanlar için kullandığım
yerli yersiz milyon tane malzemem var ama onlar tek tek sayılacak
şeyler değiller sanırım kahveden tutunda sigara izmaritlerine
bozuk kimyasallara kadar çok fazla “deformasyon” malzemem var
bunlar dışındakilerde kağıt kalemden ibaret.
Birazda
yaşadığın şehirlerden bahsedelim. Bir süre İstanbul' da
yaşadın, şimdi tekrar İzmir' desin. İki şehri üretimine
etkileri, yaşamına etkileri ve piyasa açısından değerlendirir
misin?
Evet
bu konu herhalde hiç bitmeyecek bir tartışma konusu:) Benim
yaptığım iş gereği fiziken işi yaptığım yerde bulunmam
gerekmediğinden İzmir’in sakinliği ve zaman bolluğu ile
İstanbul’un iş imkanlarını kullanarak kendimce bir düzen
oturttum. Ne sadece İzmir’de çalışıp İzmir’de yaşasam, ne
de İstanbul’da yaşayıp İstanbul’a iş yapsam, bu kadar fazla
üretemezdim ki, İstanbul deneyimim biraz faciaydı yoruldum
yıprandım biraz oralarda. Benim bu konudaki tavsiyem fiziken işi
yaptığı yerde bulunması gerekmeyen insanların en azından yaşam
alanlarını kalabalıktan stresten pahalılıktan uzak yerlerde
olmaları gerektiği yönünde.
Bu
yıl belli olmuş sergi vs. var mı? Takipçilerini neler bekliyor?
Aşırı
plansız bir insana en sorulmayacak soru bu sanırım:) Şuan
kesinleşmiş bir sergi yada benzeri bir şey yok. Olursa etraftan
mutlaka gücüm yettiği kadar iletmeye duyurmaya çalışırım.
Son
olarak, çizer olmak isteyen gençlere önerilerini alalım.
Bu
işi seven alaylı bi arkadaşınız olarak tek bir tavsiyem
olabilir. Yaptıklarınızı, yapamadıklarınızı, neyiniz varsa
paylaşmaktan, yorum almaktan yada eleştiriye açmaktan korkmayın.
Bence bir çizeri yada başka bir sanat dalında yer alan bir
sanatçıyı sanatçı yapan, çoğunlukla onun tavrıdır. Bu tavırı
edinebilmek, hem zaman, hem sürdürülebilir bir yorumlama biçimi
(yada filtresi) gerektirir. O yüzden herşeyi mükemmel yapan insan
olmak yerine kendince yorumlayabilen ve bunun sürekliliğini
sağlayabilen insanlar olmaya çalışmalıyız gibi geliyor bana.
Ama yine de beni dinlemeyebilirsiniz (ben olsam dinlemezdim) :))
Bize
vakit ayırdığın için çok teşekkür ederiz. İzin verirsen seni
takip etmek isteyenlerin ulaşabilecekleri adresleri paylaşmak
isteriz.
facebook.com/kaanbagcidrawings
instagram.com/kaanbagci
behance.net/kaanbagci