25 Nisan 2015 Cumartesi

Ümit YİĞİT
Röpotaj : Serdar Yörük


1 Mayıs 2015' te Eskiiz Tasarım Atölyesi' nde 'İşçiler Kardeş, Patron Kalleş' adlı onbirinci kişisel sergisini gerçekleştirecek olan Ümit Yiğit ile hayatı, sanatı ve daha birçok şey üzerine keyifli bir söyleşi yaptık:


Sanatla ilişkiniz nasıl başladı ve ne şekilde devam etti?

Tercihlerimizi hep çocukluğumuzda yaşadıklarımız belirliyor aslında.o zamanlar oyunlarımız hep sokaktaydı. Akranlarım genelde futbol oynarken ben ve kafa dengim çocuklar maket evler yapardık çerden çöpten. Tel taktığımız plastik arabalarımızı modifiye eder boyardık. Hep bir şeyleri bir şeylere uyarlar boyar. Yeniden yaratırdık.sonra okulda illaki resim dersi iyiydi.mesela lisede hiç resim dersi görmedim.tepecik motor meslek lisesi ..ve o dönem üst sınıftan abilere ısmarlama ANATOMİ ağırlıklı desenler çizerdim.aslında farkında olmadan hep desen çalışmışım.

Eserlerinizde seçtiğiniz temalar nelerdir?

İnsan odaklı resimler.onların günlük iddiasız olağan halleri. Kaybedecek fazla şeyleri olmayan insanlar. Tabii ki ironi var..biraz hüzün..ama yaşama dair umutlu..


Tercih ettiğiniz üslubu, anlatım dilinizi açıklar mısınız?

Üniversite yıllarında karikatür çiziyordum 2001 yılına kadar sürdü bu. Grafik mizah türü.sonra resim başladı.bir süre figürsüz resimler çizdim.nedense karikatürü atmak istiyordum üzerimden. Sonra aslında disiplinler arası bir yadsımanın bana zarar verdiğini anladım. Sonra sürece bıraktım. Benim yaşama ve insana dair hikayelerim vardı ve bunları resim adına bütün öğretilmişlerden uzak anlatmaya başladım.olabildiğine özgür.üslup stil denen şeyin insanın esir almaktan başka işe yaramadığını gördüm. Asıl olan samimi olmak, ön yargı ve kalıptan uzak.

Eğitimci yönünüz üretiminizi nasıl etkiliyor?

Eğitimci yönüm sadece hayatta kalma ve maddi imkanı doğrultusunda malzeme alıyorum sadece o. Yani resmime asla bi katksı olamaz. Belki şöyle var saçmasapan bir sistemden bir şekilde uzak tutuyor.



Türkiye ve İzmir' deki sanat üretim ortamı ve piyasasını nasıl buluyorsunuz?

Bu soru çok sorulur. Aslında bir çok şeyden bağımsız bir soru değildir.şu ana her şeyin çok grift olduğu bir dönemdeyiz. Beylik bir cevap verip İzmir' de piyasa yok diyebilirim. İşin orasında değilim umurumda da değil. Tabii ki sadece resimden hayatını kazanan için çok zor. Ama bu İstanbul içinde böyle. Belki benim belirli bir maaşımın olması tuzumu kuru tutabilir. Ama unutulmamalı bu piyasa dediğimiz şeye tutunmak sadece iyi bir şeyler üretmekle olmuyor. Çok farklı bedeller istenir ve sende tercihini yaparsın. Türkiye gerçeğinden farksız. Derdiniz resimle sanatla var olmaksa bedel bellidir. Para kazanmaksa onun da bedeli vardır. Durduğun yer önemlidir.

İzmir' de yaşayan ve sanatla ilgilenen gençlere, öğrencilerinize, önerileriniz nelerdir?

Ne denebilir ki. Zor bir yol. Bu iş önceden tarifi standardı belirlenen bir iş değil. Yani demem o ki farklı bir işte yol bellidir. Kar zarar hesabı, alacak verecek. Burada yürek konur. Acı çekilir ve mutlu da olunur. Ama bunları ne zaman nasıl yaşayacağını tahmin edemezsin, yaşarsın.

Sizi takip etmek isteyen sanat severler eserlerinize nasıl ulaşabilirler? Sırada, tarihleri belli, sergileriniz var mı?


Yoğun çalışıyorum. Samimiyetine inandığım her oluşumda varım. En yakın, 1 Mayıs 2015' te Eskiiz Tasarım Atölyesi' nde 'İşçiler Kardeş, Patron Kalleş' adlı onbirinci kişisel sergim gerçekleşecek.